top of page

Varoluş Kırgınlığı

Güncelleme tarihi: 29 Haz 2024

Bazen birinin gökyüzünde en parlak yıldız olmak istersiniz sadece... güneşini engelleyen gri bir bulut olduğunuzu bilmeden... Bulut olmak belki de sadece uzaktan bakıldığında güzeldir. Bu dünya en az 75 bin yaşında. Kaç yüz bin mevsimden geçti, kaç kara kış gördü de kavuştu baharlara... Kaç milyon insanın mezarı oldu... hep gökteydi yıldızlar ve bulutlar. Ne zaman umuda ihtiyacım olsa, güneşe, bulutlara, yıldızlara ve aşka inandım. Yıldızlar değil miydi pusulası insanın? Güneş değil miydi dünyayı ısıtan? Bulutlar değil miydi doğaya su olan, nefes olan, can olan? Kışın sonu bahar değil mi mesela?


"Bir duyguda ısrar etmek, birazda var olma çabasının acemiliğidir." demiş Jung. Bunu söylediğinde 28 yaşında yaşamın acemisiymiş. Çünkü 77 yaşına geldiğinde bambaşka bir şey söyleyecekmiş... "Duygularda ısrarcı olmak, ben olma çabasıdır."


Ulus Baker “Bir duygu varoluş gücümüzde bir artış ya da azalıştır." demiş. Jung olmaya gerek yokmuş. Ulus Baker gibi düşünürlerin düşünceleri üzerine düşünmek yeterliymiş. Evet gördüğünüz üzere 77 yaşındaki Jung ve Ulus Baker ile kendimi haklı çıkarmaya çalışıyorum. Hem biraz idare etseniz beni ne olur ki bu gece... kafam güzel. Sarhoş değilim de bir hoşum.


Ben duygularımda ısrar etmiyorum. Ben o duyguları yaşıyorum. Var olmaya çabalamıyorum. Varım. Buradayım. Hissettiğim her duyguyla varım. Benim sorunum şu; bu yeni dünya insanına alışamamış olmanın getirdiği o işe yaramaz isyankarlığımın cezasını ödüyorum hayatın ortasında. Ben var olmak istemiyorum ki böyle bir dünyada...


Orta malı olmuş rollerle yaşayan, almayı da vermeyi de bilmeyen, hissettiğiyle davranışı arasında denge oluşturamayan, ne kendisiyle, ne kendisini seven insanlarla bağ kuramayan, hasarlı, duvarlı, yargılı, paranoyak ve sahte kişilikleriyle özünden uzaklaşan, samimiyet sorgulatan, iyilik yapmaya pişman eden, insanı yüreği ve aklı arasında sıkıştıran, sonunda zar zor inşa edilen güven duygusunu bir fiskede yerle bir etmekten çekinmeyen insanlar arasında alıp verdiğim nefese yaşamak mı der lan insan? Bu insanlar arasında zaten var olabileceğini zanneden zavallılardan mısın?


Her şey yalan. Her şey çirkin. Sahici bir tek his yok insanların kalbinde. Ulan sen kime inanıp yaşayacaksın bu hayatı? Kime güvenip yansıtacaksın varlığını? Hissedemeyen insanlar arasında varlığın bir dirhem değer görmezken hangi sokakta yürüdüğünün, hangi evde olduğunun, hangi manzaraya gözlerini teslim ettiğinin ne anlamı var? Attığın her adımda geride bir iz bırakamamış olmakla yaşamanın ne anlamı var?


Mutluluğu veya mutsuzluğu gerçek haliyle paylaşamadığın insanlara yüreğini açarak yaşayamazsın bu hayatı. Egosunu tatlandıran kokuşmuş duyguların peşinde koşmaktan sıkılmadan nefes alıp veren insanlar arasında derdinizle, kaygınızla, beklentilerinizle ve hayallerinizle nasıl hissedecek, nasıl bulacaksınız ki hayatınızın anlamını?Farklı masalarda, farklı mekanlarda, farklı yataklarda, farklı insanlarla aynı cümleler içinde aynı sonlara mahkum olmanın esaretiyle yaşamaya yaşamak diyen var mı aranızda? Var ise manyak mısınız siz?


Zaten duygu açlığıyla, cinsel açlığıyla, beğenilme ve arzulanma açlığıyla yiyip bitirecekler sizi. Sahtekarlıklarıyla, samimiyetsizlikleriyle, bayağılıklarıyla yok edecekler her şeyi amına kodumun duygu fakirleri. Birbirinin kopyası hayatlarda kendiniz olmanın zorluğunu bunlara yem mi edeceksiniz?


Sizi bilmem canlar, ben varım. Böyle varım. Biraz kırgın, biraz öfkeli, çokça güvensiz başkalarına... Bu çağın insanları arasında var olmaktan usanmış bir şekilde varım. Yalnızım. Yoksa yaşayamazdım. Bu hızla, bunca iletinin arasında, etkileşim uyaranlarıyla uyarıla uyarıla...


Bu çağda herkes herkesin duygularını okuyor, görüyor, dinliyor telefon ekranlarında ama duygular iyimser değil. Bilgiye ulaşmak beş saniye ama bilgilerin çoğu doğru değil. Beğenilmek ve ilgi görmek çok kolay ama hiçbiri gerçek değil.


İşte benim varoluş kırgınlığım bu arkadaşlar.

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.


Bunları yakında podcast serisi olarak paylaşacağım. Önce yazısını okuyacak, sonra tüm bu meseleler üzerine dostlarımla birlikte sizlere bıdı bıdı bir şeyler anlatacağız. İlk konuk Murat... Çekim Pazar akşamı. Muhtemelen Pazartesi akşamı Varoluş Kırgınlığı yayınlarımızın birinci bölümü kulaklarınızda...


Comments


bottom of page